Ekmek Üzerine

Danışanlarımızda, bilhassa yeni başlayanlarda gözlemlediğimiz sağlıklı beslenme ve diyetle ilgili kafa karışıklıkları özellikle son birkaç yıldır inanılmaz ölçüde artmış durumda. Bu mesleğin erbapları olarak birebir yaptığımız danışan görüşmelerinde ve sosyal platformlarda olabildiğince fazla kişiye ulaşma çabası içerisindeyiz ama bilgi kirliliği o kadar fazla ki gölü yedi pınar doldurmaya çalışırken yerin dibinden uzanan bir-iki çatlak boşaltmaya yetiyor. Takibe başlarken öncelikle, menfaatleri doğrultusunda diyet konusuna ilgi duyan bazı “herhangi bir meslek erbabı” kişilerin temelsiz diyet tavsiyelerine maruz kalan danışanın doğru bildiği yanlışları unutturmaya çalışmakla başlıyoruz. Mesela metropol şartlarından bihaber, sanki herkes akşam saat sekizde, dokuzda yatıyormuşçasına “akşam altıdan sonra yemek yemeyin” düzeyinde tavsiyeler verilmeye devam ediyor. Ne acı ki hala gelen her dört kişiden üçü ekmek yememesi gerektiğine inanıyor.

Bu yazımızda özellikle “Neden ekmek yemeliyiz?” e odaklanacağız.

Buğdayın binlerce yıl öncesine dayanan keşfiyle yeni bir çağ atlanmış, yerleşik hayata geçen, artık tarımla uğraşan, çalışan, üreten ve daha sağlıklı beslenmeye başlayan insanoğlunun ortalama yaşam süresi de uzamaya başlamıştır.

Beslenmede temel enerjiyi karbonhidratlardan sağlamaktayız. Beynimizin tek kullandığı enerjinin kaynağı olan (glukoz) ve sofraların baş tacı olan ekmek ve özellikle de tam buğday ve çavdar unundan yapılan esmer ekmekler, yapısında lif de barındırdığından sindirimleri daha uzun sürmekte ve dolayısıyla kan şekerini de daha yavaş yükseltmektedirler. Yavaş yükselen kan şekeri hızlı da düşmez. Marjinal düzeyde şeker açlığı olmayacağından tatlılara, basit şeker kaynaklarına yönelme de azalacaktır. Yapısındaki B grubu vitaminler merkezi sinir sisteminin optimum çalışabilmesi için gerekli olduğundan ve ayrıca bağışıklığı da desteklediğinden uzun vadede sağlığın korunmasındaki katkıları yadsınamaz. Çözünür/çözünmez posa(lif) kaynağı da olduklarından kalp-damar ve barsak sağlığını da olumlu etkilerler.

Elbette ki ilaçla zehir arasındaki ince çizgi dozdur. Yakılabildiği ölçüde yenen esmer ekmek, bulgur ve makarna kilo aldırmaz! Bilakis sağlıklı ve doyarak kilo vermede temel kaynaktırlar. Her şeyden önce kilo kontrolü açlık listeleriyle değil doyarak sağlanabildiğinden ekmek grubunu içeren programlar kalıcı sonuç vadederler. Beslenme trendlerinin ve kişiye özel olmayan diyetlerin kısa vadeli getirisi kilo kaybı, uzun vadeli sonucu ise sağlığın kaybıdır.

Düşük karbonhidratlı depresyon diyetleri yerine sağlıklı ve sürdürülebilir bir diyetle kilo kontrolü sağlanması sadece fiziki değil ruhsal boyutta da olumlu etkiler sunar.

Afiyetle...

  • Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı
  • Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar
  • Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar
  • Otların üstüne sırt üstü yatmanın tadı
  •  
  • Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek
  • Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar
  • O bembeyaz , o tertemiz bulutlara dalar
  • Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek.
  •  
  • Orhan Veli KANIK