Zayıflama Üzerine

Bu yazıyı hazırlamaya başlarken konuya dair beklentilerden ve alışılagelmiş zayıflama klişelerinden uzak durabildiğim ölçüde, kalıcı sonuçlar almaya yönelik beslenme davranış değişikliği bilincini oluşturmak konusunda o kadar faydalı olabileceğimi düşündüm.

Burada sizlerle paylaşacağım bilgiler medya tabiriyle "reyting alan" bilgiler değildir. Reklam aralarında takip etmeye çalıştığımız programlarda ve genellikle haber bültenlerinin sonlarına doğru verilen "eğlenceli" tavsiyelerden de değildir paylaşacaklarım.

Birçoğumuzun işin kolayına kaçma gibi bir eğilimi vardır. Örneğin tarçının şekeri düzenlediği bilgisini hemen benimseriz ama egzersizin kan şekerini düzenlediği bilgisini pek işimize gelmediğinden göz ardı edebiliriz. Burada tarçının reytingi yüksek iken, egzersiz pek reyting almayacaktır.

Birçok danışanımda gördüğüm ortak problemlerden biri de sihirli bir yiyecek arayışında olmalarıdır. "Greyfurt yağ yaktırıyormuş", "Aç karnına yoğurt yemek zayıflatıyormuş." gibi bazı yalan yanlış ya da eksik bilgiler sonucu kişilerin uğradığı en büyük zarar, bu kısa vadeli çözüm arayışıyla sağlıklı ve sürdürülebilir bir plandan uzaklaşmak oluyor. Üzülerek söylüyorum ki sihirli bir yiyecek yok. Keşke olsaydı

Çevreden duyulan ve bu tarz uygulamalarla sonuç aldığını söyleyen bireylerin çok çok büyük bir kısmı ve belki de hepsi zaten bir dikkat etme sürecinde olup eskisi kadar beslenme yanlışı yapmayan kişilerdir. Sonuç almanın temelinde bu ilk adım vardır.

Sistem aslında çok adaletlidir. Öyle ki; Uzun vadede yanlışlarınız sonucu biriktirdiğiniz yağları kısa vadeli çözümlerle yakmanız mümkün değildir. Vücut ağırlığını normal seviyelere getirmekle ilgili en basite indirgenmiş formülasyon şöyledir:

Alınan enerji > Harcanan enerji = Kilo alma

Alınan enerji < Harcanan enerji = Kilo verme

İhtiyaçtan fazla enerjinin yağ olarak depolandığı bir vücut sisteminde aşırı kilo sorunu matematiksel olarak enerjisi kısıtlanmış bir beslenme düzeniyle çözülemez. Örneğin tahıllar, meyve ve sebzelerin yapısında bulunan ve vücudun asıl yakıt kaynağı olan karbonhidratları tüketmediğimizde (Dukan diyeti, ekmeği kestim diyetleri vb.) vücut, doğası gereği durumu olası bir kıtlık başlangıcı olarak yorumlayıp kendini korumaya alarak metabolizmayı yavaşlatır. Hatta tüketilecek ilk öğünü de yağ olarak depolamak ister ki uzun vadede bu açlığa karşı rezerv oluşturabilsin. Yavaş bir metabolizmayla yağ yakımı olmayacak ya da çok daha yavaş olacaktır. Sizi depoladığınız yağlardan kurtarıp zayıflatacak bir beslenme düzeni yerine, bir süre size ağırlık kaybettirecek (az miktarda yağ ile yoğun miktarda kas ve su kaybı) içerikçe dengesiz bu uygulamalara bazı popüler kitaplar aracılığıyla ve çoğunlukla da sanal âlemden ulaşabilirsiniz.

Fakat biz işi tembelliğe dökmeyenlerle devam ediyoruz

En önemli problemimizden, çözümünün işin yarısını bitirecek kadar büyük bir adım olduğu temel problemimizden bahsetmek istiyorum öncelikle.

Burada küçük bir test yapalım.

"Diyet" denildiğinde kafanızda canlanan figür, nesne veya eylem her ne ise üzerine odaklanın ve bir süre düşünün.

Sanıyorum birçoğumuzun zihninde, yeşillikler, meyveler, ince bisküviler, belki bir mezura, yarısı boş bir tabak ya da bir "Saatli Direktif Listesi" nden biri veya bir kaçı şekillenmiştir. İşte bu önemli ilk adımı atarken ve diyete başlama işinden kendinize dahi henüz söz etmişken, "diyet" i algılama biçimimizden başlıyor her şey. Yapacağınız şeyi bir gün biteceğine inandığınız dönemsel, mevsimlik uygulanacak bir düzen, bir yememe biçimi, bir açlık düzeni olarak düşünerek başlıyorsanız eğer bilin ki geri alacağınız kiloları vereceğiniz bir uygulamanın eşiğindesiniz! Bilinçaltınıza fark etmeden "bir sürelik diyet" kodlaması yaptığınızda vücudunuz da bunca yıllık birlikteliğinizin hatırına bu duruma bir süreliğine katlanıp sonra bildiğini okumaya devam edecektir.

Her şey Enerjiden ibaret mi?

Biz günlük faaliyetlerimizi yaparken vücudumuzda bir- çok reaksiyon meydana gelmektedir. Mesela sadece bu yazıda şu anda ve tam da bu kelimeye bakıp okuduğumuzu yorumlamak bile beynimizin, sinir sistemimizin, göz kaslarının, göz merceğinin ve bunları besleyen dolaşım sistemimizin ortaklaşa işlevleriyle gerçekleşebilir. Bu gibi yüzlerce faaliyetin sorunsuz devam edebilmesi için sadece yeterli enerji değil yeterli besin öğeleri alımına da ihtiyaç vardır. Sadece enerji (kalori) alımını kısıtlamaya yönelik olan ve vücut için gerekli besin öğelerini (proteinler, vitamin ve mineraller gibi), farklı bireysel ihtiyaçlara göre kişiye özel planlamanın söz konusu olmadığı bu kısa vadeli "yeme planları" uzun vadede organlarda ve sistemlerde hasara neden olup birçok hastalığın hazırlayıcısı da olabilmektedir. Örneğin buraya kadar yazılanları, tek yumurta ikizi olan ve aynı enerjiyi alan kardeşlerden balık tüketeni belki birkaç sene hafızasında tutabilip benimseyebilecekken tüketmeyip omega-3 alamayanı belki de birkaç gün ya da ay içerisinde unutacaktır.

Bahar Detoksu, Yaz Diyetleri yerine Kişiye Özel ve Sürdürülebilir Bir Beslenme Planı.

Biz Diyetisyenler yeterli ve dengeli beslenme derken, bireysel ihtiyaca göre enerji düzeyi ayarlanmış ve bu enerji kaynaklarını, ihtiyaca cevap verecek besin öğelerini de içerecek düzeyde oluşturduğumuz bir beslenme planından söz etmekteyiz. Burada acı ama gerçek olanı söylemekte fayda var: Geriye kalan her diyet genellemesini çöpe atınız. Mevsimlik diyetlerin "diyeti" ağır olur. Gelin bu defa kendinizi ve vücudunuzu kandırmaya çalışmayın. Bir "yaza hazırlık diyeti" yapmak yerine kişiye özel ve sürdürülebilir bir beslenme planı için bir diyetisyene gidin. Bu defa zihinlerimize öyle bir tohum ekelim ki iklimsel koşul farklılıkları ve zorluklarında bu tohum kendini korumaya alsın ve her mevsimde meyvesini alabileceğiniz bir potansiyel olarak siz yaşadığınız sürece sizi beslesin.

Sağlıkla...